skip to main |
skip to sidebar
inanç ve eğitim
Inanç ve eğitim üzerine Eylül 2012’de Balçiçek
İlter’in eğitim üzerine TV programında ‘Ilkokulda din dersi olur mu, olmaz mı?’
tartışmasına ilişkin bir sorusu üzerine din öğrenme için ilkokul ortamının ve 12
yaş öncesi zihin gelişim özelliklerinin uygun olmadığı kanaatimi belirtmiştim. Internette
bu görüşün yansıtılış biçimini eksik ve fazla yönlendirici buldum; zaten eksik
ifade ettiğim konudaki kanaatimi doğruca yansıtamamış olmam sebebiyle bu notu
kaleme aldım. Bir (eksik anlatım sebepli) kendimi düzeltme olarak da
okuyabilirsiniz.Inançlı ya da
inançsız herkes için önem taşıyan, ve daha etraflıca konuşulup tartışılması
gereken bir konu. Fikirlerimi biraz daha ayrıntılı belirtirsem konuyu gündelik
polemiklere alet etmek yerine üzerinde daha fazla düşünüp taşınmak isteyenler
için (kendim dahil) yararlı olacak kanısındayım.Programdan sonra aklıma
gelenleri de ekleyerek enine boyuna tartışmak isteyenler için fikirleri başlıklar
halinde özetledim. Gündelik uygulamaların eleştirisi ya da savunusu üzerinden
yapılacak polemiklerin dışında kalmaya çalışarak, çocukların ve ailenin,
dolayısıyla toplumun ruh sağlığını geliştiricilik perspektifi ile düşünerek,
beyin ve zihin gelişimi ilkelerini gözönüne alarak düşündüm. 9.9.20121. İnanç bir ihtiyaçtır. Yaşa, toplumun ve hayatın
getirdiklerine bağlı olarak gücü ve kişinin hayatındaki yeri değişir.
2. Iyi, doğru ve güzel şeyler yapmayı arzu eden
bir çok insan bunun yolunu din’de bulur. Diğer yanda, aynı arzuları paylaşan ve
dindar olmayan bir çok kişi aynı arzu ile iyi, doğru ve güzel şeyler yapabilir.
3. Çocuklarını inançlı ya da dindar yetiştirmek,
ya da yetiştirmemek, ailelerin kendi eğitim anlayışlarına bağlıdır. Zorunlulukla
veya resmiyetle bağdaşmaz.
4. Dinsel kavramları anlama, tartma ve benimseme
için gereken soyut düşünebilme olgunluğu ortalama 11-12 yaşında oluşur. Bunun
öncesinde öğretilen ezbere dini bilgi, bilinçli bir inanç oluşumuna pek katkıda
bulunmayabilir.
5. Ezberci eğitim, her bilginin ve kültürün
içini boşalttığı gibi din eğitiminin de içini boşaltacaktır.
Benimsenmemiş, yüzeysel bir takım bilgilerle dindar olunmasını bir çok dindar aile
de arzu etmemektedir.
6. Ilkokul çağı (12 yaş öncesi) döneminde din
bilgisi dersinde öğrenileceklerin dindarlığa katkıda bulunma olasılığı
düşüktür.
7. Amaç, iyi ve ahlaklı (moral) davranışı geliştirmek
ise, bu din dersi ile sınırlı kalamayacak bir hedeftir. Iyi ve ahlaklı
davranışı sadece dinin bir uygulaması/yorumu ile sınırlayarak anlatmak gelişimi
ve özgür muhakemeyi kısıtlayıcı olabilir.
8. İnanç, din ve mezhep farklılıkları olan ve
benzerler arasında bile büyük uygulama çeşitliliği olan ülkemizde,çocukları tek
tip egemen bir dinsel söyleme tabi tutmak inanç özgürlüğü açısından problemli
bir uygulamadır. Ailelere ait olan bir hakkın devlet tarafından kullanılmasını
getirir.
9. Okul tartışma ve farklı düşünebilmeyi öğrenme
yeridir. Çocukların muhakemeleri, öğretmenlerinin bilgisi ve sınıf ortamları
dinsel bilgiyi, inançları etraflıca tartışmaya elverecek midir? Dini inançları
tartışmak istemeyenler nasıl hissedeceklerdir? Lise sınıflarında felsefe ve
ahlak gibi konuların tartışıldığı ortamlarda din ve ilişkili konular
tartışılabilir. Bunun için de bir önkoşul olarak sınıfta ve toplumda,
fikirlerin ortaya atılmasına elverişli, fikirlere ve inançlara saygılı bir
ortam oluşturulabilmesi gerekir. Başka daha az hassasiyet içeren konularda bile
bir tartışma ortamı yaratamazken, bu şu anda ne kadar mümkündür?
10. Aileler kendi inançlarını ve düşünüşlerini,
kendi dini uygulamaları toplumun çoğunluğundan farklı olsa bile,
uygulayabilmeli ve öğretebilmelidir (çocuğa ruhsal ve fiziksel bir zarar
vermedikleri sürece).
11. İlkokuldaki din bilgisi dersi ne çocuğunu
dindar yetiştirmek isteyenlerin ihtiyacını karşılar, ne de çocuğunu devletin
dini söylemi dışında tutmak isteyenlerin kendilerini korumalarına izin verir.
Bu sebeple ilkokullar din gereklerini öğrenmenin en uygun yeri olmadıkları
gibi, din gereklerini öğrenmeye uygun ortamların ancak aile ve ailenin
belirlediği kurumlar olduğunu düşünüyorum. Bu herkesi istemediği bir durumdan koruyan
bir kural olabilir.
12.
İmam-hatip
okullarının ve 12 yaş üzerindekilerin durumunu siyasi/ideolojik polemikler
içermesi konuyu tartışmayı zorlaştırıyor. Dersin seçmeli ya da zorunlu olması
konusu da büyük ölçüde benzer tartışmanın parçası sayılabilir. Ancak, ilkesel olarak, değişik sebeplerle
eğitimlerini devletin din eğitimi ağırlıklı okullarında yapmış çocukların ve
gençlerin sırf bu sebeple zarar görmesine (sınavlar vs) taraftar durumuna
düşmemek ve temel haklarını kaybetmelerine sebep olabilecek durumlara kayıtsız kalmamak gerekir.
1 comment:
İnancın bir ihtiyaç olduğu ve din eğitiminin okullarda değil,aile ve onun seçeceği kurum ya da kişiler tarafından verilmesi gerektiği konusunda size katılıyorum.Din eğitiminin olmasa da Allah kavramımın çocuklara 12 yaşından önce öğretilebileceğine inanıyorum;çünkü çocukluğumu düşününce, 6-7 yaşlarımda yatmadan önce dua ettiğimi hatırlıyorum.
Din, "iyi insan" olmanın tek yoluymuş gibi bir anlayışı kesinlikle doğru bulmuyorum;inançlı olmayıp yararlı işler yapan insanlar da tanıdım, çünkü...
Post a Comment