· YY HEV okullarının
konuğu olarak (12.9.2012) yaptığı konuşmada yeni Eğitim Sistemi’nin, en çok, okul dışındaki
ve öncesindeki desteği az olan çocukları olumsuz etkileyeceğini, üst sosyoekonomik düzeye hitap eden okulların öğrencilerinin önemli bölümünün bu risk grubu kategorisine
girmediğini vurguladı. Okul öncesi eğitim almamış çocukların kısmen hafifletilmiş
de olsa birinci sınıf müfredatı ve daha önemlisi okulun davranışsal sorumluluklarıyla
karşı karşıya kalması durumunda çoğunun zorlanacağını belirten YY, özel okullarda öğrencilerin okul öncesi eğitim aldığı ve hem aile hem okul
tarafından desteklendikleri için, okulöncesi eğitim becerileri sınırlı bir
öğretmen ile kalabalık bir devlet okulu sınıfında okuyan bir öğrenciye göre kat
be kat avantajlı olduğunu vurguladı. Toplumsal adaletsizlik yaratan bu duruma
‘pansuman’ olarak 60 ayın zorunlu okulöncesi olarak kabul edilerek her çocuğun
devam edebileceği okulöncesi sınıfların oluşturulmasını önerdi.
·
YY’a göre 66 ayını doldurmuş olan
öğrencilerin en önemli eksikliği dürtü kontrolünün henüz okula değil okul
öncesine (k12 tanımındaki k’ye) uygun bir kazanım düzeyinde olması. Yazgan kendini kontrol
becerisine örnek olarak 3 yaşındaki çocuklarda yapılan Marshmallow testinde
(bir marshmallow’u yemeden önce ne kadar uzun süre sabredebildiklerinin ölçümü)
en uzun süre kendi dürtülerini kontrol edebilen çocukların, bundan 10-30 yıl sonra
daha başarılı, daha mutlu, ve toplumsal duruş olarak daha kazanımlı olduğunu
gösteren araştırmaya değindi.
·
Kendini kontrol edebilen
çocukların yaşam doyumlarının yüksek olduğunu, bu sebeple çocuklara özdenetim/özdisiplin
olgularını kazandırmanın önemini vurgulayan YY konuşmasını şöyle sürdürdü: ’Beyin
gelişiminin davranış ve öğrenmenin çerçevesini belirliyor. Beynin gelişmesinde
kortikal alanın önce kalınlaşıp sonra incelmeye başlamasının zamanlama ve ivmesinin
önemine değindi. Beyinde en son gelişen yerler, dürtüselliği de kontrol eden
beynimizin en ön kısmı; prefrontal korteks. Tipik biçimde gelişen çocuklarda 7
yaş civarında okulun getirdiği zorunlulukları ancak kaldırabilecek düzeye
varmış olur. 7 yaşındaki Dikkat eksikliği Hiperaktivite bozukluğu (DEHB)
gösteren çocuklarda gördüğümüz gecikmeli incelme, neredeyse 5 yaşında tipik
gelişen bir çocuğun beynindeki gibidir. Bir başka deyişle, 5 yaşındaki çocuklar
ın önemli bir bölümü 7 yaşındaki DEHB’li bir çocuğun beyin ve davranış özelliklerini
taşıdıkları için birinci sınıf yükünü kaldırmaları (hafifletilmiş tipi dahil) pek
kolay olmaz. Birçok öğrencinin öğrenmesinin temellerinin atıldığı bu dönemi
ancak zar zor atlatacak kadar gelişmiş olması, bir anlamda ‘fazla problem
çıkmadan’ geçirmesi gelecek açısından pek faydalı olmayacak. Öğrenmekten soğumuş
nesillere yenilerinin eklenmesine ihtiyacımız yok.’ Okullarda öğrencileri desteklemek adına anne ve
babanın rolünün çok büyük ve çok önemli olduğuna dikkat çeken YY bunun için de
okul ve ailenin uzun vadeli iş birliği ve karşılıklı anlayış içinde olmasının gereğini
belirtti.
1 comment:
Üçüncü bir sahistan bahseder gibi olmuşsunuz. Bu etkiden kendimi almadım.
Post a Comment