Sunday, August 07, 2005

Eline sağlık

Yemeklerden sonra, "Eline sağlık demeye ne gerek var ki?", diyor bir eş... "Bir kusur olursa, zaten söylerim." Kusur buluculuk yanı çok gelişmiş bir toplumun üyeleri olarak, ziyafet sofrasını bile tanımlarken, "çok iyiydi, çok güzeldi" diye değil, "bir kuş sütü eksikti" diye anlatıyoruz... İltifat yerine.
Hal böyle olunca, eleştirildiğimizde tüylerimiz diken diken oluveriyor; bir kusurumuz bulunacak diye ödümüz kopuyor; herhangi bir hata yaptığımızda ya inkar ediyoruz "hayır, canım yok öyle şey, her şey yolunda, kriz mriz yok", ya da suçu başkasına atıveriyoruz, "hakem taraf tuttu"...
eline sağlık bekleyen eş, yaptığının başkası tarafından farkedildiğini bilmek istiyor sadece. çünkü, sadece, insan olduğumuz için, başka bir insanın bize kendimizle ilgili bir şeyler söylemesine ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyacın en yoğun olduğu çağ çocukluk çağımızdır, ama sonrasında da, birilerinin iyi bir şeyler söylemesinden zarar doğmaz.

Saturday, August 06, 2005

kusur buluculuk

Kusur buluculuk özelliğimizi destekleyen bir beyin sistemi var. Bu sistemin ana parçası, anterior cingulate diye bilinen beynin önalt bölgesinde yer alan bir doku... Onun da, en yakın ilişkide olduğu parçalardan bir tanesi amigdala; o da özellikle tehlike sinyali veren durumlarda, harekete geçiyor ve kalan bölgeleri harekete geçiriyor. Anterior cingulate, aslında kusurdan ziyade, (bir önceki durumdan) farklılığı, değişikliği saptar. Hani akşam eve döndünüz, sabah kapattığınızdan emin olduğunuz dolap kapağı aralık, onu farketmenizi sağlayan sistem; olan değişikliği hissettirir. Siz de değişikliği nasıl algıladığınıza göre pozisyon alırsınız.
Değişiklik, eksiklik, her zamankinden farklı olma...
Bu algılar, bir tehlike olabileceği sinyalini doğurur (amigdala anterior cingulate bağlantısı bu noktada işe yarar). Bu bazen bizi tedirgin edici bir his doğurabilir. Her zaman yediğimiz yemekte bu sefer farklı bir tad olması, yemeği pişirene, "ne var bunun içinde?" dememize yol açar. Değişiklik, tehlike gibi algılandığında, "eline sağlık" demektense, beğenmez, kusur bulucu oluveririz.

Thursday, August 04, 2005

ferrari

ferrari'sini satan bilge kitabı hakkında bir gençle konuşuyorum. o da, annebabasına ferrari aldırtmak istiyor. annebaba itiraz edince ve kendisine bu kitabı (herhalde islah etmek maksadı ile) hediye ettiklerindeki cevabı: "adam önce almış, bilge olunca da satmış. ben daha ferrarimi almadım ki, hele bir alayım, sonra bilge olayım, o zaman söz, satarım..." diye yanıtlıyor. sustum, kaldım:)

Tuesday, August 02, 2005

henuz tam hazir degilim

sevgili okur: blogger olmayi ogrenmekte oldugum icin, bu blogu duzenli kullanamayacagim. diger yazilarimi merak edenler olursa, www.yankiyazgan.com a girebilirsiniz. yy