Saturday, July 29, 2006

erkek adam ne yapmaz?




Erkek ile erkek adam arasında bir fark olduğunu hatırlatarak başlayayım. Erkek adam, ağlamaz malûm... Peki ama, güler mi? Güler gülmesine de, ne kadar güler? Elinize bir cetvel, ya da mezura alın. Erkek adamın güler pozda bir resmini bulun. Gülümsemesinin ya da sırıtışının en’ini, genişliğini ölçün. Bilinen o ki, insan ağzını ne kadar yayarak, kulaklarına yaklaştırarak gülüyorsa, kandaki erkeklik hormonu testosteron düzeyi de o kadar düşüktür. Testosteronu yükseldikçe, erkek adamlık arttıkça, gülüş giderek daralıyor, ve hatta, yok oluyor. Sonuç: Erkek adam, gülümsemez. Belki, kahkaha atabilir. Ağzını büzmek koşuluyla.
“Erkek adam ne yapmaz ?” konusu bir dizi yazı olabilir. Bilimsel araştırmalara göz attığımızda gördüğümüz bir şey daha var: Erkek adam yol sormaz. Her yolu bildiği için değil, sorduğu adamın da yolu bileceğine inanmadığı için. Erkek adam, yol sormadan yol bulmakta fena değildir ve sormadan da, durumu idare eder (bkz: kriz öncesi hükümetler) Ta ki, hangi yöne gideceğine karar vermesi zorunlu olana kadar. O zaman, güler ağlanacak haline.

erkek adamın parmağı ve testosteron



Testosteron düzeyi ile beyin gelişimi arasındaki ilişkiye değinen bir yazı için hazırladığım çizgi... Sol elin işaret parmağı, yüzük parmağından uzun olduğu ölçüde testosteron düzeyi (özellikle anne karnında olduğumuz zamanda beynimize püskürtülmüş olan kısımı) da yüksek olmakta.. Bu da beynimizin organizasyonunu daha erkeksi kılıyor. Bunun önemi ne mi? Sadece, kadınlar ve erkeklerin beyin yapılarının, bazen diğer cinse özgü olabileceğini, bazı erkeklerin kadınlara, bazı kadınların erkeklere özgü sayılan düşünüş ve duygu biçimlerini taşıyabileceklerini hatırlatan bir buluş. Erkek adam olmak ile erkek olma arasında da farklar olabileceğini ve de... bu konudaki bazı yazılarımı görmek için Akşam gazetesinin websitesine bakabilirsiniz http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=46092,,148#

Monday, July 03, 2006


aksam gazetesinde sayfası sürekli değişen bir pazartesi köşem var; sadık okurlar takip ediyor olabilirler. bazen sayfaya uymayan, sığmayan ya da yetişmeyen malzemeyi bu bloga koymak iyi olur idye düşündüm. blogları kaç kişinin okuduğunu bilmesem de, website öncesi bir istasyon.. kolayca yükleyebiliyorum elimde ne varsa.kendi başına fazla yayımlanma şansı olmayan çizgilerimi yayımlamak için gazete köşesini kullanıyor gibi olsam da, köşe yetmeyecek hepsine. taşanları da buraya yerleştiririm:))
bu çizgiler gibi... uydu, uymadı diye düşünmeksizin.