Friday, January 21, 2011

kötümser akıl, iyimser irade

son 2 hafta içinde konuşma ve toplantı trafiği yine hızlandı. bilimsel ya da meslek grupları ile buluşmalar her zaman öğretici, her zaman geliştirici.
okul konuşmalarımın sayısı ise, 15 yıl kadar önce ilk konuk konuşmacılık deneyimim olarak gittiğim okul olan eyüboğlu'ndan bu yana herhalde 100 özel ya da kamu okulunu geçmiştir. tıp fakültesinden, muayenehanemden, evimden ya da başka aktivitelerimden kalan sınırlı zamanı kullansam da, konuşmacılık "kariyeri" giderek daha çok keyif veren bir hal aldı.
hayatı geldiği gibi yaşarken hayattan öğrenme ve giderek hayatın gidişi üzerinde etki sağlama 'felsefe'sine uyan anlar sağladığı için belki de..
son 2 hafta içinde, istanbul'da küçük prens okulu, ankara'da odtü koleji beni konuk ettiler. moralimi düzelten, duruşları ile hayata olumlu bakmaya teşvik eden insanlara rastladım.
okullardan her zaman şikayet edecek bir şey buluruz. haklı ya da haksız... özel okullarda doğrudan para ilişkisi içinde olduğumuz durumlara özgü "tüketici bilincimiz" önplana geçer; şikayet katsayımız nedense artar. birden kıymetlenen paramızın hakkını almak isteriz.
bu nedenle duruşları bize ters gelen okulların (daha doğrusu kadrolarının) o duruşlarını sürdürmeleri pek kolay olmaz.
okullara ilişkin doğrudan bir yorum yazmak istemiyorum, haklarında olumlu izlenimlerimi yazamadığım diğer okullara haksızlık yapmak istemediğim için ayrıntıya giremeyeceğim.
Gramsci'nin tanımındaki "kötümser akıl, iyimser irade"ye uyan tutumları not düşmek istedim, yine de.
merak edenler, bu konuşmaların birisinin görüntü, ötekinin ses kaydını websitemde günün birinde yayımlayacağım.