Sunday, March 30, 2008

yorumlara teşekkür

blogumdaki "posting"lere yorum yazan sevgili okurlara teşekkür ederim. yorumların daha görünür olmasını isterdim, ama bir türlü ayarlayamıyorum.
yorum deyince, kitaplarım hakkında tek tek bloglar oluşturmayı hep istiyorum, ama sürdürmesi pe kolay olmuyor. bir yandan muayenehaneci doktor, bir yandan iyi kötü bir üniversite hastanesi "hocası", bir yandan konuşmacı olmak gibi bir profesyonel hayata, blog, gazete yazısı, kitap yazma çizme eklenince...
yetişmek biraz zor oluyor. ama aldığım her geribildirim, nadiren hakaret, bazen ciddi eleştiri, hemen her durumda bir destek beni uyanık tutuyor (hem bilinç açısından, hem de kelimenin gerçek anlamıyla)...
teşekkürler tekrar.

Friday, March 28, 2008

kitaplar hakkında hep anlattığım bir sey


"Uzun cümleler:

Olayı anlattığımda eşim, “cümlelerin çok uzun, bazen takip etmek, anlamak çok zor oluyor, insan yoruluyor,” dedi. Olayı anlatayım. Geçenlerde kitapçıda oyalanıyorum; oyalanacak başka bir yer bulamadım mı, diye düşünebilirsiniz. Hayatımda en zevk aldığım faaliyet kitap karıştırmak ise, nerede oyalanayım? Dibinde durduğum kitap yığınının ardından “dr yankı ve şule yazgan yazmış” diye bir ses yükseldi. Tarifinden anladığım kadarıyla yaz aylarında yayımlanmış olan “250 soruda: çocuğunuz sizden ne bekliyor?” kitabımızı yanındaki daha genç sesli birisine gösteren bir hanım. Bu hanıma gözükmemek için, sanki görür görmez tanıyacakmış da bir tür ayıp olacakmış gibi, büzüştüm. Genç sesli olan (ve kitabı alması tavsiye edilen) hanım, “Ayy, o ne öyle... Çok kalın. Öğretici, ciddi bir şeye benziyor. İstemem öyle şey” diye cevap verince içime bir rahatlık geldi. Hani övüldüğünüzde kendinizi gergin hissederseniz; ters bir şey söylenmesi tatsız bir rahatlık verir. Artık ne yapacağınızı biliyorsunuzdur. Öyle oldu. Kitabı kendisiyle beraber yazdığımızı eşime hatırlatmayı unuttum. Cümlelerimi kısaltmam iyi olacak yine de..."

bu gazete yazılarımdan birisinden alınma...

beni neden konusmaci olarak çağırırlar, kitaplarımı neden okurlar, diye düsünürken öylece yazdıydım, daha doğrusu olay oluvermisti. ne cosku yaratırım, ne de motive ederim; cynical bir bakıs açısı ile, bol bol bilgi... Kitapçıdaki genç kadının dediği gibi. fazla ciddi, sıkıcı...

bunu tercih edenlerle aynı kafada olmak hosuma gidiyor aslında...

Thursday, March 06, 2008

cüceloğlu kitabına çizgiler


doğan cüceloğlu, son kitabı korku toplumu için benden çizgiler isteyince acaip sevindim. kendi yazılarım dışında bir kitap için çok uzun zamandır hiç kimse (bir önceki 1987de sadık özben takmadlı yazıları için murat belge idi) benden bir çizgi talep etmediği için bu sevindirik olmamı mazur görün:))
kitap bugün kitapçılara geldi, hemen alıp baktım.
metni zaten çizgilemek içib okumuş olduğumdan, çizgilerim ile metin arasındaki ilişkiye odaklandım hemen... benseverlik bu demek ki.

kitaptaki çizgilerden birisini alıntılıyorum.
kitabın kendisi ise "alıntılanmaz okunur" cinsten :)

buradayim


zaman yine uçtu. ama boşa geçirmedim.

yeni bir kitap toparladım; yazdım demek, gerçekten yazarlara ayıp olur. ama yazıları toplamkatan ibaret bir kitap demek de bana ayıp olur. mevcut yazılardan tekrar bir montaj yapıp, uygun çizgilerle birleştirmek desem...

kiatbin bir çizgisini ekliyorum.