Friday, January 04, 2013

parayla saadet olmaz


Parayla saadet olmaz.
‘’ Dünya çapinda paranin mutluluk getirdiğini düşünenler çoğunlukta. 24 ülkede yapilan araştırmada katilimcilarin üçte ikisi daha iyi koşullarda yaşarsa daha mutlu olacağını belirtiyor. Böyle inananTürk katılımcıların oranı da yüzde 74.  Aralarında Türkiye, İsveç ve Brezilya'nın da bulunduğu 24 ülkenin halkına göre para demek mutluluk demek.’’
Bu paragraf üzerine görüş belirtmem istenen NTV gece bültenindeki yorumumu merak edenlere aktarayım:
Parayla saadet olur mu? Olmaz.
Parasız saadet olur mu? Olmaz.
Yoksulluk gibi mutsuzluk etkenlerinin ortadan kaldırılması bir önşart olmakla birlikte, mutlu olmak için yetmeyebilir. Çadırda yanarak, çürük binada ezilerek ölümlerin olduğu, çocukların cezaevlerinde tecavüze uğradığı, hedefi belirsiz bir savaşta asker, polis, sivil insanların hayatlarının beyhude yere harcandığı bir zamanda mutlu olunabilir mi? Paranız olsa da,  başkalarının parasız olduğu bir yerde mutluluk ne kadar mümkün? Gelir dağılımının eşitsiz, insan hayatının değersiz ve acının egemen olduğu toplumlarda mutluluk yaşantımızdaki anlamlı ilişkilerin ve uğruna emek harcamaya değer amaçlara doğru çabalamanın sağlayabildiği bir sıcaklıktır.
Bizi neyin mutlu edeceği hususunda genellikle yanılırız.  Yanılsamamız ise, para ve güvenlik geldiğinde mutlu olacağımızı sanmamızdır. Paranın mutsuzluğu götürdüğünde yerine mutluluk getireceğini sanarak yanılırız. Büyük beklentilerle yaptığımız tatil planları ya da hayatımızın hedefine koyduğumuz ilişkiler gerçekleştiğinde olmasını beklediğimiz mutluluk nadiren oradadır. Mutlu olup olmadığınızı anlamak için önceden olan tahminleri bir kenara atıp o an nasıl hissettiğinize bakabilirsiniz. Mutluluk katsayınızı yükseltmek isterseniz ise, o an’ı sanki gelecekten hatırlıyormuş gibi yapmayı deneyebilirsiniz.
Paranın sorun olmadığı, demokrasi kültürünün yerleştiği ülkelerde aynı sorular sorulduğunda, param olsa daha mutlu olurum diyenler yine başı çekebiliyor. Ancak, geleceğe dönük bu beklenti gerçekleştiğinde (diyelim bugün zengin olduğunuzda) pek de öyle mutlu olmadığınızı görmek şaşırtmasın. Mutluluğu beklemek, mutlu edici olduğunu düşündüğümüz durum geldiğinde mutlu hissetmenin garantisi hiç değil.
Ancak, mutlu hissetmediğimizi belirttiğimiz durumlara zaman geçip de geriye doğru baktığımızda o sırada ne kadar da mutlu olduğumuzu düşünüyoruz. Şu anda sizi ne mutlu hissettiriyor diye sorularak yapılan anket çalışmalarına katılanlar, tanımadığı birisinin selam vermiş olmasını veya güneşin bulutların ardından çıkıvermesini mutluluk verici olarak tanımlıyor. Mutluluk hatırlanan ya da beklenen bir şey değil de o anda hissedilen bir duygu ise, sıradan küçük küçük olaylarla mutlu olabildiğimiz söylenebilir. Beş duyumuzu kullanarak yapabileceğimiz uğraşlar, doğanın varlığını hissettiğimiz anlar gibi. Bir başka deyişle mutluluk damla damla biriken mini-mutlulukların toplamı. Mutsuz hissedilen anlar ise mutlu hatırlanır (hey gidi askerlik günleri hey gibi).
Özetlersem, mutluluk 3'e ayrılır: beklenen, hissedilen, hatırlanan. Hangisini seçersek…
Bilim mutluluğa nasıl ulaşılacağı konusunu didiklemekte; ama neyin mutlu edeceğini belirlemek bizim sorumluluğumuzda. Acılarla çevrili olduğumuz bir zamanda bile mutlu anlar yakalayabiliriz. Acı verici durumların bitmesini beklemeksizin, mutlu olma fırsatlarını gördük mü kaçırmamak dileğiyle. 

No comments: