Wednesday, April 17, 2013

FEELINGS RUN FASTER hk YANKI YAZGAN ile bir söyleşi (TheGuideIstanbul)


DUYGULAR HIZLI KOŞAR: YANKI YAZGAN İLE BİR SÖYLEŞİ   
Yeşim Yemni
The Guide Istanbul, Mart-Nisan 2013 için hazırlanmıştır.

İstanbul, hem yerlilerine için, hem de ziyaretçilerine derin tepkiler doğurtan bir şehir. İster aşık olun, ister nefret edin; ister onu terk etmek için sabırsızlanın ya da onsuz yaşayamayın, kesin olan o ki, bu şehir sizi hissiz bırakmaz. Yine de, en sıkı Türkofil’in, en tutkulu İstanbul aşığının, İstanbul trafiği karşısında, veya Türk kültürünü anlayamamaktan dolayı, pes edercesine ellerini havaya kaldırıp çaresizlik ve umutsuzluğa kapılmışlığı olmuştur.
Tanınmış psikiyatr Dr. Yankı Yazgan tarafından yazılmış ve çizilmiş olan yeni bir yayın, “Duygular Daha Hızlı Koşar: İstanbul’da Yaşama Bilinç/Beyin Açısından Bakış”,  İstanbul'un çıldırtan, aldatan kaotik ağını anlamlandırmaya çalışıyor. Daha doğrusu bu kitap, İstanbul’u örnek olarak kullanarak, günlük yaşantımızı, bilişsel nörobilim ve psikolojiden yararlanan bir bakış açısıyla anlamlandırmayı hedefliyor. Dr. Yazgan Türkiye’de çok iyi tanınan bir yazar, konuşmacı ve psikiyatr olmasına rağmen bu kitap onun İngilizce yayınlanan ilk kitabı.
Yakın zamanda, Dr. Yazgan ile oturup Duygular Daha Hızlı Koşar’ı ve genel olarak çalışmalarını konuşma fırsatım oldu. İlk sorduğum sorulardan biri, neden bu kitabı İngilizce yazmaya karar verdiğiydi. Eğer çok tanınmış olduğu Türkiye’de, anadili olan Türkçe olarak yazsaydı, daha geniş bir kitleye ulaşabileceği şüphesizdi. Dr. Yazgan, bu kararını etkileyen birkaç öge olduğunu açıkladı. Ana sebeplerden bir tanesi, daha geniş ve daha çeşitli bir okuyucu kitlesine ulaşmak ve onlarla temas haline geçip geribildirim alabilmekmiş. Ama Dr. Yazgan sadece bununla kalmayıp, aslında kendisini de zorlamak istemiş. Türkiye dışında bir yazar ve karikatürist olarak neredeyse hiç tanınmadığından dolayı, bu kitap onun için, tabiri caizse, bir ‘sıfırdan başlangıç’ olmuş.
Daha önceki çalışmalarından da görüldüğü üzere, Dr. Yazgan'ın gönüllü olarak yaptığı şeylerden biri de bilim, farklı düşünce tarzları, ve bunlara bağlı olan bilgilerin günlük hayata nasıl uygulanabileceğine dair  tüm insanlara bir şeyler öğretebilmek. Yazılarını ve çizimlerini, nörobilime dayalı verileri en iyi şekilde günlük hayatımızda nasıl kullanabileceğimize dair bir mesaj iletme aracı olarak kullanıyor. 
Bir diğer önemli sebebi de, Türkiye hakkında bir Türk tarafından yazılmış bir kitap ortaya çıkarmak istemiş ve baktığında, bu alanda henüz karşılanmamış bir talep olduğunu görmüş. Bu kitap, sadece burada yaşayan veya sık sık ziyaret eden yabancılara yönelik değil, Türkiye ile ilgili herhangi bir şeyi merak eden herkese yönelik olarak hedeflenmiş. Ve tabi, nörobilim ile psikolojinin kesiştiği noktayla ilgilenen herkese.
Dr. Yazgan, kitabın ‘Türk beyni’ ile ilgili değil, beyinlerimizin farklı ortamlarda nasıl çalıştığıyla ilgili olduğunun altını çiziyor. Kitabında tasvir ettiği birçok unsur, Türkiye’ye özgü şeyler değil, ama bahsettiklerinin burada tesadüf edip toplanmaları Türkiye’yi özgün kılan şey. Yazgan, kitabın İstanbul hakkında değil de İstanbul’da yaşamak hakkında olduğunu söylüyor. ‘Kitap, İstanbul’da birikmiş, ama illa ki İstanbul ile sınırlı olmayan tecrübelerden ilham alıyor. İstanbul’un hala birçok açıdan yerel ve marjinal bir sahne sunduğunu unutmayıp, yaşantılarımızın ise evrensel olduğunu aklımızda bulundurmalıyız.’ Yazgan, kitabın günlük Türk hayatının püf noktalarını sunmadığını, ama bu şehirdeki deneyimlerimizle ilgili ilginç içgörü ve perspektifler sunmayı amaçladığını söylüyor.
Kitap beş bölüme ayrılmış: Türk Kahvesi, Mutluluk, Diğerleri, Sevgi, ile Zemin ve Zaman. Her bölüm, karikatürlerle tamamlanmış, Türkiye'deki gündelik yaşama dair çeşitli örnekler veriyor. Aslında, neşeli ve eğlendirici çizimler kitabı, renk ve mizah katarak, benzersiz yapan unsurlarından biri. Yazgan, kitabı ‘her ihtiyacı karşılayacak bir mönü’ gibi olması için, özelden genele doğru ilerleyen bir şekilde hazırladığını söylüyor. Başlangıç ve bitiş bölümleri, muhtemelen kitabın en enteresan, anlaşılır, ve Türklüğe özgün kısımlarıyken, orta bölümleri, her ne kadar herkes tarafından anlaşılabilecek seviyede de olsa, daha bilimsel olmuş.
Duygular Daha Hızlı Koşar, pop kültüründen alıntılarla çeşnilendirilmiş.  Her ne kadar bu alıntıların bir çoğu - özellikle de Yazgan’ın gençlik çağıyla ilgili olanlar -Türkiye’ye özgü olsa da, küreselleşme çağında bazı alıntıların Batı kültüründen gelmesi şaşırtıcı değil. Kitapta Atwood ve Marquez’in kitaplarından, HBO dizisi olan In Treatment’a kadar herşeye yapılan atıflar var. Bu özellik, kitabı daha yaygın bir kitleye hitap eder kılıyor. Çünkü, Yazgan’ın da dediği gibi, pop kültürü hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmakla beraber, aynı zamanda da bizim hayatımızın da bir ürünü- sadece medyanın düşünüşümüzü şekillendirmesi değil. Kitapta ayrıca Yazgan’ın kendi hayatından da bir çok örnek var: mesela sünnet fotoğrafı veya askerlikte çizdiği bir karikatür gibi.  Doğrusu, kitap sık sık resimli örneklerle Yazgan’ın büyüme çağındaki kişisel deneyimlerine değiniyor.
Yazgan, Türkiye'de doğma büyüme bir kişi. İzmir’de büyümüş ve bu ona İstanbul hakkında yazarken hem içeriden hem de dışarıdan bir bakış açısı kazandırmış. Türkiye’nin yakın zaman tarihine aşina olanların bildiği gibi, burası son zamanlarda gerek ekonomik gerekse değişen değerler açısından çok hızlı bir değişim yaşayan bir ülke. Hem hayat kalitesinde, hem de hayat kalitesinin nasıl ölçüldüğü hakkında çok ciddi değişiklikler oldu. Yazgan’a bu konuyla ilgili ne düşündüğünü sorduğumda, günümüz Türklerinin hayatın keyfini çıkarmaya çok daha düşkün olduğun, ancak bugün elimizde olan kaynakların, zamanında anne-babalarımızın kısıtlı imkanlarla hayatın tadını çıkardığındaki hazzı veremediğini söyledi. 
Günümüzde, bereket çelişkisini ve Türk gençlerinin üzerindeki etkisini görebiliyoruz. Her ne kadar, refah seviyeleri zengin anne-babalarından daha yüksek olsa bile, günümüzde her şeye sahip olmak yeterli olmuyor.
Türkiye’yi Batı’dan ayıran şey (diğer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda çok farklı olmasa da), bu değişimlerin oluşma hızı. Öyle ki, Yazgan’ın merak konularından bir tanesi de zaman kavramı. Yazgan, Türkiye örneğinde, tüm bu değişimleri yaşadığımız zaman dilimi çok hızlı olmasının bazı gerginliklere ve yeni sorunlara yol açtığını söylüyor. Yazgan, kliniğinde birçok çocukla çalışıyor ve bu değişimlerin çocukları nasıl etkilediğini ekliyor. 1960larda bir çocuğun hedefinin olması ondan beklenen bir şey değilken, Türk toplumu giderek rekabetçi oldukça, çocukların da hedeflerinin olması ve epey erken yaşlardan itibaren bu hedeflere hazırlanması bekleniyor. Seçeneklerin artmış olması iyi bir şey olarak görülebilirken, aynı zamanda belirsizlik ve kaygının artmasına yol açıyor.
Öyle ki, Yazgan, bugün İstanbul’da hiç bitmeyen trafik ve kuyruklardan, endişenin bazıları için sabit bir ruh hali olduğunu görebileceğimizi söylüyor. Burada bir çok şey belirsiz bırakılıyor ve bu kasıtlı yapılan bir toplu kontrol mekanizması olarak kullanılıyor olabilir: ‘Zaman baskısı ve günlük kat edilen mesafelerden dolayı, belirsizlik ve tereddüt, İstanbul’da, muhtemelen Türkiye’nin geri kalanına kıyasla daha da fazla, şehrin günlük yaşantısının bir parçası ve iletişim tarzı olarak fazlasıyla baskın olarak ortaya çıkıyor.’ 
Yazgan, Türklerin neden her yere geç kaldığını ve her cümleyi ‘İnşaallah’ ile bitirdiğini merak eden yabancılara, bunun İstanbul’daki günlük yaşamın değişmez bir parçası olan belirsizlik ile başa çıkma yöntemimiz olabileceğini söylüyor- bir şeyin gerçekten olup olmayacağından emin olamadığımızda, riski minimuma indirmek için gitmek için son dakkaya kadar bekliyoruz.
Yazgan ayrıca bu kitabın ilk yazdığı İngilizce kitap olduğundan dolayı kusursuzlukta epey uzak olduğunu, ama bazı hataları da bilerek muhafaza ettiğini ekledi. Aynı bu şehirde ve kültürde de olduğu gibi kusurlar, kitabın enteresan parçaları. Yazgan, bu kitabı okuyanların İstanbul hakkında kesin sonuçlara varmalarını değil, kendisinin İstanbul’a baktığında hissettiği gibi içlerinin heyecanlandırıcı belirsizliklerle dolmasını arzuladığını
söylüyor. (Türkçesi: Selin Karaçam).
metnin İngilizce aslını okumak isteyenler aşağıdaki linklerden birisinden ulaşabilirler.
http://www.theguideistanbul.com/news/detail/1201/Feelings-Run-Faster-A-Discussion-with-Yanki-Yazgan-

http://yankiyazgan.blogspot.com/2013/03/feelings-run-faster-theguideistanbul.html

No comments: