Çalışkan tembel
Tıp fakültesini
derece ile bitiren öğrencime sordum: ’nasıl bu kadar çalışkan olabildin?’
‘vallahi çalışkan değilim, çok çalışıyor olmam tembelliğimden. Dersleri
serersem, bütünleme, sene tekrarı derken sonuçta daha çok çalışmış olacağım.
Halbuki ne kadar çok çalışırsam, daha az toplam çalışma yapacağım. Öyle böyle
derken bir de baktım, dereceye girmişim.’
Tembelliği (deskriptif
bir bakışla) yerinden kımıldamamak, üşenmek, işleri ‘sallamak’ ya da bir görevi
yapmamak için bin dereden su getirmek olarak tanımlarsak, hepimizin tembel
yaşam kesitleri olduğunu görürüz. Tembel ve çalışkan yaşam kesitlerini
biribirinden ayıran, o anda çok ‘olmasını’ istediğimiz, harekete geçme arzusunu
doğuran ve temel dürtülerimizin yönü ile uyumlu durumların azlığı ve çokluğu
olabilir.
Bu özelliklerin
varlığı ile ‘motive’ olduğumuz her durum tembelliğe son verirken, yokluğu bizi
‘doğal’ halimize döndürür. Beyin dokusunun ‘istirahat’ halinden aktif hale
geçişinin gerektirdiği enerjinin büyüklüğü, pijamaları giymiş televizyon
karşısında otururken bakkala ekmek almaya yollanan çocuğun yerinden kalkmasının
gerektirdiği enerji ile kıyaslanabilir.
1 comment:
ogrenci guzel soylemis de siz ne soylediniz?korkmayin kisa cumleler kurun, daha az akilli gorunmezsiniz.Iki cumleyle ozetlemeyi deneyin yazdiklarinizi.O zaman yazmaya bile degmezdi degil mi?yazmayin o zaman.
Post a Comment