Sunday, January 01, 2012

kredi çekme dürtüsü

aşağıdaki yorum rahat batması paragrafına bırakılmıştı; tek tek soruları cevaplamak pek yapmadığım (yetişemediğim ya da platfom uygun olmadığı için) bir şey, kişiye özel bir yanıt üretmek mümkün değil. ama genel bazı sonuçlar çıkarabileceğimiz bir durum olduğu için buraya almaya karar verdim:
'' ... Satın alma ve kredi çekme dürtüme engel olamıyorum. Bu yüzden ailemi kaybetme tehlikesiyle yüzyüzeyim.
Ben iflah olmam. Daha yeni kredi çektim, ailemin bsaskısıyla geri yatırdım. Ama yeniden iki krediye başvurdum. Üstelik bu bir değil iki değil üç değil!
Hastanede yatarak mı tedevi görmeliyim acaba? Nerede, hangi birimde tedavi görmeliyim? Yeter ki bu dürtümü kontrol altına alabileyim...''
kısa cevap, bir uzmanın görmesi gerek. baştan savma amaçlı değil, gerçekten başka bir yol düşünemiyorum. dürtü kontrolunun bozulduğu bir çok psikopatolojik durum var; örneğin, çocuklukta başlayıp yetişkinliğe devam eden dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, duygulardaki ani ve dönemsel değişikliklerin dürtü kontrolunu etkilediği bipolar bozukluk, dürtülerin denetim mekanizmasını bozabilen bir çok başka sorun... bir psikiyatri uzmanını görmek, tavsiyesine göre tedavinin nasıl yapılacağını belirlemek, yakın çevrede destek alınabilecek herkesten destek almak...

peki, meseleye daha makro bakalım. kredilerin bu kadar kolay çekilebilmesini sağlayan düzenlemeler, dürtüleri üzerindeki kontrolunu daha kolayca kaybedebilenler için toksik bir etki yapıyor. kredisini ödemekte zorlanan birisinin tekrar kredi kullanmasına olanak vermek, bir zaafın kullanılması sayılabilir mi? dürtüsünü kontrol edemeyenin sorumluluğu hiç mi yok? liberal ekonomi uzmanlarına bakarsak, tüketimi tahrik ve teşvik bir suç değil, üstelik ekonominin 'dönmesi' buna bağlı. sözler doğru geliyor.
insanları kendileri için riskli durumlardan korumak kimin işi? alkole ya da sigaraya kullanım kısıtlamaları getirirken 'koruma' gerekçesi kullanılıyorsa, kredi kullanımı için de aynı yol izlenmeli mi? yoksa iki durumda da hiç ellemeden işleri oluruna mı bırakmalıyız? o zaman bebekleri, gençleri ya da yetişkinleri bulaşıcı hastalıklara karşı aşılamaya, hastalıklardan koruyucu davranmaya gerek yok, herkes kendisini korusun, diyenler haklı mı sayılmalı?
bu sorular tartışmaya açık.ben de yanıtlarını arıyor, buluyor, daha iyisini arıyorum.



2 comments:

Anonymous said...

Çok teşekkür ederim Yankı hocam! Önerinizi dikkate alacağım!

Anonymous said...

"zaaf"ların kullanılmasıyla
oluşmuyor mu zaten medeniyet,modernlik,fırsatçılık,gelişmiş ekonomi ve birikimler....... bu günün modernizminin,gelecekte ilkellik olarak değerlendirileceğini bilmek rahatlatmıyor insanı..bilmek yetmiyor...
geçen yıllarda tv kanallarında,köyün birinden yolu geçen program ekibinin (gezelim-görelim-yollarda-yemek v.b)küfür tiki olan bir adamı programın bir parçası yaptıklarını görünce inanamamıştım,sonra öğrendimki bu programları yapanlar yörede bu tip adamlar arıyorlarmış programa çıkarmak için..kredi kartı dürtüsünü kullanmak ya da tüm dürtüleri kullanmak noktasında mıyız henüz?