Wednesday, June 05, 2013

Biber gitsin oksitosin gelsin


Biber gazı bitsin, oksitosin gelsin

Oksitosin adlı nöropeptid beyinde bir kimyasal iletici rolü oynar. Özellikle sevgi ve bağlılık ilişkisi kurulurken beyin dokusundaki oksitosin düzeyinde ciddi bir artış görülür. Anne ve babalar çocuklarının yüzlerinin resimlerini gördüklerinde, seslerini dinlediklerinde oksitosin düzeyleri tırmanışa geçer.
Oksitosinin (deneysel çalışmalarda) burundan sprey olarak kullanılmasıyla, başkalarına güven, empati ve yakınlık hislerinde, cömertlikte ve başkalarına tahammülde geçici artışlara yol açtığı gösterilmiştir. Oksitosinin değişik psikolojik problemler için bir tedavi değeri olup olmayacağı henüz belirsiz; ancak bu etkilerden özellikle sosyal ilişkilenmeyi etkileyen otizm gibi  gelişimsel bozukluklarda yararlanılabilir mi sorusu üzerine araştırmalar sürmekte.
Bu bilgileri geçen hafta içinde beraberce bir seminer yaptığımız meslekdaşlarımla paylaştıktan sonraki çay sohbetinde gezi parkı protestoları sırasındaki polis şiddeti hakkında konuşmaya başladık (şaşacak bir şey yok, asıl bu karmaşık ortamda dikkatimizi verip semineri yapabilmemiz şaşırtıcıydı).
Şiddet nasıl önlenebilir derken, bir meslekdaşımdan dahiyane bir öneri geldi (ismini yazmak isterdim; izin almayı unuttuğumu şimdi fark ettim:). 
Polis barışçıl göstericilere biber gazı sıkıyorsa, göstericiler de onlara oksitosin spreyleri sıkabilir.
Böylece polislerde sevecen ve empatik davranışları doğuracak tipte bir beyin aktivitesi oluşur, göstericilere 'kıyamazlar'. Onların durumlarını ve görüşlerini daha iyi anlayıp, davranışlarını değiştirirler. Bu nörobiyolojik 'silah' barışın kurulmasına katkıda bulunabilir.
Twitter’da bu yazıyı ilk kez ‘post’ ederken, son zamanlarda gerektiği üzere şakadan anlamayan okurlara uyarı koyma ihtiyacını hissettim. Sizin için geçerli olmasa da, tekrarlayayım.
Bu önerideki biçimde barışçı göstericilere uygulanan şiddeti önlemek için bir ‘sprey’ uygulaması ve bunun empati geliştirici etkisinden yararlanarak toplumsal olaylarda şiddet uygulayan güvenlik güçlerinin insan kardeşliği duygularını güçlendirme ‘yöntemi’ bir bilim kurgu elbette. Hiç kimseye amacı iyi herhangi bir sprey sıkılmasını ya da fiske vurulmasını kesinlikle istemiyorum. Bu spreyin böyle bir etki göstermesini de beklemiyoruz. Ancak gösterse bile, bu şiddetin ortadan kalkması için bir tedaviye gerek yok; çünkü ortada bir ruhsal hastalık yok. Bireylerin ve sistemlerin davranışlarına yön veren bakış açılarını insana değer verme üzerine kurmaları yeter. 

(merak edenler için son dönemdeki yayınlardan bazılarının başlıkları ekte).



No comments: