Friday, March 30, 2012

Eğitimdeki yasal değişiklikler derdimize çare mi? (Mart 2012 Balçiçek İlter ile)


(Mart 2012, Balçiçek İLter ile TV programı notları)



http://video.haberturk.com/haber/video/yangindan-mal-kacirircasina-bir-hava-var/59376
http://video.haberturk.com/haber/video/yangindan-mal-kacirircasina-bir-hava-var/59377
http://video.haberturk.com/haber/video/yangindan-mal-kacirircasina-bir-hava-var/59378




4X4 bir eğitim için uyarılar

Sağlık ve eğitime ilişkin konularda iktidar partisi dışındaki (sosyalistler dahil) siyasi partilerin görüşlerinin ayrıntısıyla ne olduğunu, pratikte nasıl gerçekleşeceğini yayınlarına ya da programlara bakarak anlamak zor. Bir kısım parti zaten iktidara geleceğine inanmadığı, bir kısmı muhalefette kalmayı pek benimsediği ve önemli bir kısmı böyle konularla değil büyük işlerle uğraşmayı sevdiği için diye yorumluyorum.
Ben de bir öğretmen ya da eğitimbilimci değilim; tıp fakültesi öğretim üyeliği küçük çocukların eğitiminden oldukça uzak bir yerde. Ancak okullardaki eğitim ve öğretim ortamının (ortamdaki ilişkilerin ve öğretilenlerin) küçük çocukların ruh sağlığı üzerinde belirleyici etkisi olduğunu düşünürsek, çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı olarak bu konuya değinmekten kaçınamıyorum. Son dönemdeki eğitim yasalarına ilişkin düzenlemeler hakkında çocukların ruh sağlığı açısından bakmaya çalışarak bazı görüşlerimi (twitter diliyle kestirmeden) aşağıda dizeledim.
Habertürk’te Balçiçek İlter’in programındaki konuşmamıza dayanarak çıkarttığım bu görüşleri mevcut düzenlemelere ve iktidara dönük ve sınırlı olarak değerlendirmeyin. Birkaç okurum Tvdeki programdan sonra ‘görüşlerimi belirtmekte geç kaldığımı’ söyledi. Bir anlamda öyle... Ama eğitim düzeninde aynı iktidar döneminde bile kaç kez birbirine zıt değişiklik yapıldığını, ömrümüz boyunca sınavların (ortaokul bitirmeden ve ÜSSden LYS’ye en az 10 ayrı isim), notlandırma sisteminin (10 üzerinden mi, 5 üzerinden mi), lise sınıflarının (fen/edebiyat? TM, FM, TS, YD ?) okulların adlarının (maarif koleji’nden anadolu lisesi’ne), derslerin adlarının (yurttaşlık mı vatandaşlık mı, askerlik mi milli güvenlik mi, inkılap tarihi mi devrim tarihi mi?)  her aklına esen iktidar sahibi tarafından değiştirildiğini düşünürsek, bundan sonraki değişiklik de yakındır nasıl olsa ... Ülkenin çocuklarına değer ve önem veren herkese...  (‘Senli-benli’ bir üslubu yazım kolaylığı olsun diye kullandım. Kabalık olarak görülmesin.)
·       Beklemeyi, dinlemeyi, anlamayı ve başkalarına sırf insan olduğu için saygı göstermeyi öğretemeyen eğitim sistemini 4+4+4 değil 4x4 bile yapsan boş.
·       İyi okul için önce sınıfları küçült. Öğretmenlere değer ver; bunu davranışlarınla ve sağladığın gelişim olanakları ile göster.
·       Çocuklara okullarda hareket alanı verecek bahçeler aç. Apartmanların arasına sıkışmış parklara bile inşaat yapmaktan, şehrin hayat alanlarını altüst geçitlerle, garip binalarla doldurmaktan vazgeç.
·       Çocukların beyin ve zihin gelişimlerindeki doğal farklılıkların oluşturduğu dengesizlikleri eşitleyebilmeleri için iyi kötü denkliğin oluştuğu 72 ayı bekle.
·       Taşıyamayacakları yüklerle yükleyip çocukları ‘eğitimden soğutma’ suçu işleme.
·       Okullarda güçlünün güçsüzü ezmesi demek olan sözlü ve fiziki zorbalığa izin verme; normalleştirme, müsamaha gösterme.
·       Yoksulluk, göç gibi olaylar ve ailelerin mutsuzluğu çocukların ruh sağlığını bozar. Çocukları düşünüyorsan, ülkenin iyiliğine olan barışçı ve demokratik ortamı yarat. Ülkemizin kaynaklarını arttır ve eşit dağılması için çabala.
·       Din ve inanç, ailelerin, bireylerin ve çocukların kendine özel ve özgü alanıdır.  Okul müfredatında yer alması özellikle çoğunluğa uymayıp azınlıkta kalanları çevrenin baskısına ve istemedikleri uygulamalara ‘gönüllü’ maruz kılar.
·       Anneleri ve çocuklarını sahiden düşünüyorsan, isteyene 1 yıl ücretli izin, isteyene işyerinde güniçinde bebekleriyle fazladan zaman geçirme imkanı yarat. İşyerindeki kreş zorunluluğunu uygulat. Annelerin çocuklarına katıksız odaklanabileceği en kıymetli zaman ilk yıldır. 
·       Okul öncesi eğitimi yüzde 10, yüzde 50 değil yüzde 100 çocuk için geçerli yap. Sonrasını, sonra düzelt.
·       Sınavda çıkacak soruların cevaplarını ezberletmek ya da düşünmeyi unutmak dışında sonuçları olan bir müfredat geliştirmeyi hedefle.
·       Eğitim ya da sağlıktaki değişikliklerin yüzde 100 ve tüm paydaşların katılımıyla yapılması için çabala. Tepeden inmecilik ile salt çoğunluğun dediğini yapma arasında pek az fark var. Halk iradesi yüzde 100’den 1 kişi eksik değildir.
·       İhtiyacı farklı olan 1 tek çocuk olsa bile onun ihtiyaçlarını karşılamak zorundasın. Farklı gelişim ihtiyaçları olan, değişik özürleri olan çocukların her birisine göre bir eğitim sağlamak zorundasın.

2 comments:

melike said...

Keşke program yasa geçmeden önce yapılsaydı;her şey olup bittikten sonra konuşmak çok anlamlı değil...
Sözüm size değil elbette,programı yapanlara...

mutlulukmutfaktagizlidir said...

Sıkıntılarımızın çözümünü ne kadar güzel anlatmışsınız YankıHocam!
Elinize sağlık!Biz anaokulu öğretmenlerinden de sınıf öğretmeni yapılacak! Olacak iş mi bu?
Akıl var mantık var!