tatil mi tatil... 1984 yazından bu yana bazen bloklarla ardarda bir çok yıl, bazen de uzun aralardan sonra (bu yıl) olduğu gibi geldiğim tatil beldesinin ölüm döşeğindeki hali bile fena değil...
eskiden siması tanıdık bir çok insan, bir ara (şimdik) radikal köşe yazarlarından birisinin tanımıyla "entellerin ağaç gölgesinde kitap okuduğu yer" (bkz. GTB başlıklı yazı, websitemde) gümüşlük'te aynı minval devam ediyor; ama kesinlikle azınlığa düşmüş durumda... büyük koydaki pansiyon odasına burun kıvırıp, küçük koyun ucundaki "chic and pretentious" balık lokantalarında yemeye düşkün kalabalıklar, hem tanıdık hem yabancı.
yılmazın pilli sessiz motorlu şişme botuna binip, uzaktan köye bakarken ("la roche noir", gümüşlük'ün arkasındaki hakiki yerleşim karakaya köyü) düşünüyoruz. her sene bir tarafına ilave inşaat yaparak eksikleri giderilmeye çalışılan "motel" ve "lokanta"ların en büyük eksikliğinin "fazlalıkları" olduğuna hükmediyoruz.
fazlalıklardan arındırılmasının eksikliklerinin giderilmesine yeteceği tek yer gümüşlük koyu değil. hepimizin fazlalıkları en büyük eksiğimiz. bu kulağa laf oyunu gibi gelse de, oyun oynamıyorum:))
ekteki fotograflardan birisi koca dağın arka yüzündeki kayalıklardan... diğeri ise, klasik bir görüntü. bütün gün tembellik yapmak, sağda solda tanıdık ya da yeni tanıştık 3-5 kişiyle bazen havadan sudan, bazen daha derin konuşmak mekanı bir kıyıdan.
eskiden siması tanıdık bir çok insan, bir ara (şimdik) radikal köşe yazarlarından birisinin tanımıyla "entellerin ağaç gölgesinde kitap okuduğu yer" (bkz. GTB başlıklı yazı, websitemde) gümüşlük'te aynı minval devam ediyor; ama kesinlikle azınlığa düşmüş durumda... büyük koydaki pansiyon odasına burun kıvırıp, küçük koyun ucundaki "chic and pretentious" balık lokantalarında yemeye düşkün kalabalıklar, hem tanıdık hem yabancı.
yılmazın pilli sessiz motorlu şişme botuna binip, uzaktan köye bakarken ("la roche noir", gümüşlük'ün arkasındaki hakiki yerleşim karakaya köyü) düşünüyoruz. her sene bir tarafına ilave inşaat yaparak eksikleri giderilmeye çalışılan "motel" ve "lokanta"ların en büyük eksikliğinin "fazlalıkları" olduğuna hükmediyoruz.
fazlalıklardan arındırılmasının eksikliklerinin giderilmesine yeteceği tek yer gümüşlük koyu değil. hepimizin fazlalıkları en büyük eksiğimiz. bu kulağa laf oyunu gibi gelse de, oyun oynamıyorum:))
ekteki fotograflardan birisi koca dağın arka yüzündeki kayalıklardan... diğeri ise, klasik bir görüntü. bütün gün tembellik yapmak, sağda solda tanıdık ya da yeni tanıştık 3-5 kişiyle bazen havadan sudan, bazen daha derin konuşmak mekanı bir kıyıdan.
kendimi rahat hissettiğim yerlerin sayısı mı azalıyor, benim rahat etme katsayımda bir sapma mı var? bilemiyorum. şu anda rahatım. bu yetsin.