NTVde perşembe gecesi yayımlanan haydi gel bizimle ol programına ilişkin bir "magazin" yazısını akşam'da (21 nisan) yayımlamış olacağım. yzıya sığdıramadığım ya da uyduramadığım parça parça detaylara değineyim.
öncesinde duyduğum nedensiz tedirginliğin, programda ve sonrasında hoş bir rahatlığa dönüştüğü bir etkileşim oldu.
bir sürü konuya, çok akıllıca sorularla yanaştılar. sıkı hazırlık yapmış, işini ciddiye alan insanlar... pınar kür'ün yarın yarın adlı romanı lise yıllarımın kült romanı olmuş, beni, ergenlikte duyulan kuvvetli aşk özleminin cazibesi ile devrimci genç tipolojisine daha da bağlamıştı. romanın kadın kahramanının adını (Seyda) unutmamış olmam, bundan mı?
elvan kelimesinin rengarenk anlamına geldiğini elinde her renkten balonla sevgilisinin karşısına çıkan genç adamdan öğrenmiştim. onu da unutmadım.
öğrenmenin yüksek motivasyonla ilgisine kanıt arayan bunu kullanabilir.
müjde ar'ın aşk-ı memnudaki rolü, bihter'e köle/uşak beşir'i (ki o nihal'i seviyordu) yakıştırmamın sebebini de anlayamadım gitti. belki, bihter'e daha az zarar verir, bihter'den de istediği sevgiyi alırdı. bütün bu düşüncelerin hangi duygulara karşılık geldiğini bugün bile yeterince anlayamıyorum. psikoterapiye dönmek gerek belki de...:)
programdaki kadınlardan ikisini yarattıkları ya da canlandırdıkları kahramanlarla anlattığımı farkettim şimdi. yayın sırasında ise, hiç kurgusal bir yanları yoktu. sahici sahici sorular sordular, çalışkan yorumlar yaptılar.
pınar kür'ün bir önceki kitabımı bile alıp titizce okumuş olmasından, kendime "gurur yaptım". arada hiç esirgemeden söylediği övücü sözlerden kendimi bir tür yazar gibi hissettim.
müjde ar ise, tek kelime ile kıvrak sorular sordu; şaşırdım desem yalan olur.
çiğdem anad'ı, gazetedeki yazıda da belirttiğim gibi, haber programlarındaki cesur duruşuyla ilişkilendiriyor zihnim hep. cesaretin korkmamaktan çok farklı birşey olduğunu düşündüren, dik durabilen bir yanı var. bunu kendisine de söylemek lazım.
aysun kayacı'yı öncesinden bildikliğim az ("oy" tartışması hk düşündüklerii gazetede yazdım). mahzun, kırılgan bir hali vardı.
akşam bitti. içimde kuvvetli bir saygı duygusu ile ayrıldım. bir sürü bir sürü mesaj geldi. yıllardır medyatik deyince insanlar kızıyor, savunmaya geçiyorum, "hayır öyle değilim" diye. bu sefer nedense hiç kızmadım:))
Friday, April 18, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
3 comments:
Programa katılmanıza cok sevindim. İzlemesi cok guzel, mutluluk veren bir soylesi oldu..
Begum.
ntvmsnbc'nin sayfasından izledim. keşke daha uzun olsaydı. 18-24 ay tespitini çok sevdim:)
sevgiler
kulpsuz
ben daha yeni seyredebildim(mail adresime gelen e-postadan)...sorulan sorular ve ciddiyetleri konusunda hiçbir sözüm olmamasına rağmen, karnımın kasıldığını hissettim. ve nedenine bakınca da, sizin yerinize sıkılmış buldum kendimi (sempati duyma konusunda üstüme yoktur :D )konuşmanız sanki hep yarım kalmış gibi geldi bana. ne olursak olalım, kadın olunca susamıyoruz galiba :P
Post a Comment