murat belge'nin biyografisi (tûba çandar) yayımlanıp, ben de hemen okuyunca aklıma yazacak çok fazla anı doluştu. murat belge'nin zarif fikir adamlığı yanını gazetedeki yazımda vurgulamıştım, benim için belirleyici bir yanı 1980ler boyunca dostluğu ile destek veren yanı olmuştur. evinde aile üyelerini bıktırıcı düzeyde devamlı bir misafir olduğumu biraz mahcup olarak hatırlamaktayım.
ama muratın insanı yüreklendiren tarzı sonucu, misafirlikle yetinmeyip, yazı çizi hayatına fazlasıyla cesur (kendini bilmez de diyebilirsiniz) adımlar attım...
biyografiye birkaç kişisel notu eklememin bir sakıncası var mıdır, yoktur herhalde:
1982 yılında, İzmir'de, 12 Eylül sonrası yılgınlık ortamında kendi küçük çevresini canlandırma gayretleri içerisinde olan entel bir tıp talebesiydim. Murat Belge'nin yazdığı çizdiği ile Birikim dergisinden aşinaydım. Tarihten Güncelliğe kitabının yayımının hemen sonrasında (galiba), MB'yi İzmir'de bir konferans için davet etmeye karar verdim; o zaman birlikte takıldığım biriki arkadaşımla, amerikan kültür merkezinin salonunu tuttuk. Bir de afiş hazırladım; bütün kantinlere...
MB hiç nazlanmadan kabul etti, biraz şaşırarak da olsa... Telefonunu nasıl bulduğumu hatırlayamıyorum. Çiğli'deki havaalanında karşıladık, karşıyakada kilise sokağındaki "genç evi"nde, salondaki kanepede gecelettik. Ziyaretin şıklığı olarak, o sıra yeni açılmış olan deniz restorandaki yemekti (parayı tabii ki babamdan almıştım).
MB'nin "ben yazılı değil sözel adamım" kendini-tasvirini doğrulayankonferans dolu dolu geçti, hepimiz hayranlık duyguları içinde peşi sıra dolaştık durduk.
O günden ve sonrasından tek bir resim yok. Garip...
Net hatırladığım şeylerden birisi, MB'nin Deniz Restoran da balık ciğeri yapıp yapmadıklarını sorması, sonra da ciğer gelince lokantaya tam not vermesi... ben de, bu "iyi balık lokantası" ölçütünü, sıkıştıkça, kullanıyorum yıllardır. bir de, çanakkaledeki bizim entellektüel lokantasının adına ilişkin hikaye var, ama onu, ve ben bigada mecburi hizmetteyken çoluk çocuk yaptığı ziyareti başka bir bloga bırakayım.
Sunday, March 25, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment