geçenlerde bir doktor arkadaşım arıyor; "yeğenimizi sana getirmek istiyoruz"... zaman darlığı vs gibi sorunlar sebebiyle hemen göremeyebileceğimi söylerken, bir yandan da tam olarak neden getirmek istediklerini anlarsam, belki birkaç önerim olabileceğini söylüyorum. "çocuk boyunun kısalığından şikayetçi; morali çok bozuk. bir türlü uzamıyor. sana getirirsek, seni görürse, iyi olur diye düşündük. insanın boyu kısa da olsa başarılı olabileceğine bir örnek olarak..."
telefonda gülmeye başlamama az kalmıştı. "bu üzerinde çalışılacak bir konu, zaman olarak yetişemeyebilirim. ama bildiğim ve benden de kısa, ve bu yaş grubunda çok ehil bir meslekdaşım var, onun telefonunu vereyim."
hayatı böyle zamanlarda daha çok seviyorum. okul yıllıklarında, hele tıp fakültesi mizah dergilerinde bolca espri olması tesadüf değil.
Saturday, February 27, 2010
Friday, February 05, 2010
tanı alma arzusu
blogumu yerinme ve ağlama duvarı haline getirmeksizin dertlerimi dökebildim mi acaba? benim yanlışlar ya da eksiklerden ziyade yanlış anlama ya da çarpıtmalara bir takıntım olduğunu anlatabildim mi? yoksa, isteyen istediğini diyebilir, bir çok zaman haklıdır da...
ama, örneğin, webde bir google'lama yaptığınızda çıkan not: "YY'ın da aralarında olduğu 8 doktora gittim, 8'incisi sonunda bipolar bozukluğu tanısı koydu" sözünün içerdiği doğru bilgi ve yanlış sonuca bakalım.
özellikle bu kişinin bilmediği ya da gözden kaçırdığı ne? ergen yaşta bipolar bozukluğu tanısı koymaktan bilerek kaçınıldığı, bipolar tanısını her şey tam kesinleşmeden koymanın ne kadar sakıncalı olduğu...
hayat boyu sürecek bir tedavi ile birkaç yıl içnde normalleşebilecek bir dalgalanmayı aynı kefeye koymak, yanlışlıkla veya abartılı biçimde hiperaktivite tanısı koymaya benzemez. ben ve benden sonraki drların uyguladığı tedavi bipolar bozuklukta olandan farksız olmuş; ancak hastalığın adını koymakta acele edilmemiş, yıllar geçip de hastalığın sebat ettiğini gören drun da problemi adlandırmaktan başka seçeneği kalmamış.
ergenlik döneminde bipolar mı acaba denenlerin çoğunun genç erişkinlikte bildiğimiz depresyona dönüştüğünü düşünürsek, tedavi ilkeleri aynı kalarak yapılan bir uygulamada "tanı" ve "etiket"lere düşkünlüğün doktorlarla sınırlı kalmasının ruh sağlığı açısından en doğrusu olacağını görmek mümkün.
tanılanma ve tanılanmama meselesini otizm ve dikkate skikliği açısından başka bir seferde ele alalım.
ama, örneğin, webde bir google'lama yaptığınızda çıkan not: "YY'ın da aralarında olduğu 8 doktora gittim, 8'incisi sonunda bipolar bozukluğu tanısı koydu" sözünün içerdiği doğru bilgi ve yanlış sonuca bakalım.
özellikle bu kişinin bilmediği ya da gözden kaçırdığı ne? ergen yaşta bipolar bozukluğu tanısı koymaktan bilerek kaçınıldığı, bipolar tanısını her şey tam kesinleşmeden koymanın ne kadar sakıncalı olduğu...
hayat boyu sürecek bir tedavi ile birkaç yıl içnde normalleşebilecek bir dalgalanmayı aynı kefeye koymak, yanlışlıkla veya abartılı biçimde hiperaktivite tanısı koymaya benzemez. ben ve benden sonraki drların uyguladığı tedavi bipolar bozuklukta olandan farksız olmuş; ancak hastalığın adını koymakta acele edilmemiş, yıllar geçip de hastalığın sebat ettiğini gören drun da problemi adlandırmaktan başka seçeneği kalmamış.
ergenlik döneminde bipolar mı acaba denenlerin çoğunun genç erişkinlikte bildiğimiz depresyona dönüştüğünü düşünürsek, tedavi ilkeleri aynı kalarak yapılan bir uygulamada "tanı" ve "etiket"lere düşkünlüğün doktorlarla sınırlı kalmasının ruh sağlığı açısından en doğrusu olacağını görmek mümkün.
tanılanma ve tanılanmama meselesini otizm ve dikkate skikliği açısından başka bir seferde ele alalım.
Subscribe to:
Posts (Atom)