Friday, June 12, 2009

ne demiştim?

Arada google'da adımı yazıp "search" yaptığımda karşıma çıkan ilginç yazıları bloguma linklemek iyi oluyor. yalan yanlış aktarımlar ya da hakaret veya yalana dayalı olanları bulmak kolay; bağıranın sesi daha çok duyuluyor ne de olsa. belki de sayıları az :)) neyse, dedikodu saati değil, ne buldum onu söyleyeyim.
geçtiğimiz yıl fethiye'de yaptığım toplum konferansını düzenleyen zeynep kocasinan'ın blogunda, 2008'deki TV programlarından birinde söylediklerimden çıkardığı notlar vardı. kendi söylediklerimin özeti ile karşılaşmanın, gurur okşayıcı yanını geçelim. işime yarayacak "highlight"larla, kendi düşüncelerimi daha iyi anlayabiliyorum. zira düşünce dediğimiz, içinde bulunduğumuz "bağlam"ın ürünü. bağlam değiştiğinde, örneğin bir yazıya zihnimi odaklayıp yazdıktan sonra onu ilk yazdığım gibi hatırlayamayabiliyorum. kendi yazdıklarımdan beni sınav yapsanız, en yüksek notu alanlar arasında olamayabilirim. kendi yazdıklarımın anlamına sadakatim düşük galiba. o yüzden Akıl Çizgilerinin önsözünde "kitabı değil hayatı ciddiye alın" diyordum. bunu gereksiz ya da özenti bir tevazu gibi görmek mümkün, ama değil. hatta tam tersi.
zeynep hnm'ın konuşmalarımdan çıkarttığı notlara bakmak isteyenler için:
http://209.85.129.132/search?q=cache:6X2zbPfB0jgJ:blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx%3FBlogNo%3D184880+yanki+yazgan&cd=11&hl=tr&ct=clnk

yazar bayıldı

yeni kitabımı hazırlarken, şimdiye kadar yazdığım kitapların bir özeti yerine geçsin, ama bu özet yeni bir formatta olsun istedim.
bir yemek benzetmesi yapayım:
eski ve sadık okurlarım için aynı malzemeyle değişik teknikle pişirilmiş lezzeti yoğunlaştırılmış bir klasik yemek tadında.
yeni ya da okuma zorluğu çektiği için eski metinleri tam okuyamamış olanlar için ise, bir "iştah açıcı".
her zaman olduğu gibi kendimi tutamayıp, sağına soluna altına üstüne eklemelerle malzemenin de yarısını yeniledim.
blogumun okurlarının notlarına baktığınızda, dikkatli okurlarımın bu yöntemi anlamakla kalmayıp, niyetimi de çözmüş olduklarını gördüğümde, bayıldım duruma.
sonbahara iki ayrı kitap hazırlığı içine girdim. geçmişi özetlemenin rahatlığı ile uçabilirim.

Wednesday, June 10, 2009

izmirliler listesine girmek

popüler basında yer almaya burun kıvıran çoktur. beni de o listeye ekleyebilirsiniz. ama yılmaz özdil'in izmir'den yetişen değerler listesine adımın eklenmesi, listedeki diğer hemşerilerimin kiminin işigücü, namı, şanıışöhreti nereden gelir diye düşünmeksizin, bakmaksızın hoşuma gidiyor. bu bir zaaf mı? evet.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11812993.asp?yazarid=249&gid=61

kolaj kitapın aralanmış çizgi kapağı


kitabın duyurulması ve daha çok okunması için nasıl bir şey olduğunu okurun hissetmesi çok önemli... grafik tasarımcılardan istediğim kitabın kapağını aralayan bir görüntü hazırlamalarıydı. bir kapağı aralayıp içine ucundan göz atmak "ihtiyacını" karşılamak için. bu görüntü iyi gözüktü bana.
yine yayınevinin pazarlama ekibinin ilginç önerileri olabiliyor. örneğin, arka kapaktaki sloganın önerilen ilk biçimi "bu kitabı okumayın" olmuştu. kastımın dışında bir aşırı iddia taşıyor gibi geldi. zira, kitapla ilgili gerçek fikrim "okumasanız da olur" idi. arkakapağa onu koyduk.
kapakta yine benim yüzüm var; buna da alıştım. sanırım, bir yandan diğer kitaplardan bildiğiniz bazı paragrafları ve çizgileri içermesi, bir yandan da bu metinlerin ve çizgilerin ilk yayınlandıklarından çok çok farklı, yeni bağlamlara konmuş olması eski kapak resmini çizgileştirilmiş olarak kullanmamızın sebebi. bu arada kitapta gördüklerinizin yarısı özellikle bu kitap için çizilmiş ve yazılmış çizgi ve metinler. bir tür kolaj gibi, ya da orhan pamuk'un kitapları için tanımladığı "intertext" tekniğine de özenti diyebilirsiniz:)
diyin, diyin....