Özürlü
olmayı seçtim.
(Gültekin
Yazgan’ın 2003’te yazdığı bir makaleden)
‘’Okul,
dernek, vakıf adlarında; gazete haberlerinde, radyo ve televizyon yayımlarında;
dahası kendi konuşmalarımızda bazen özürlü, bazen de engelli sözcüklerinin
kullanılmakta olduğunu duyuyor, okuyoruz. Bu iki sözcük karşısında bir takım
sorular takılıyor kafama:
"Şu veya bu sakatlığın yükünü
sırtımızda taşımakta olan biz körler, biz kolsuzlar, biz sağırlar, dilsizler,
biz felçliler biz, biz ... evet, bizler özürlü müyüz, engelli miyiz? Yoksa hem
özürlü, hem de engelli miyiz?"
"Engelli ile özürlü sözcükleri eş
anlamlı mıdır da birbirlerinin yerine kullanılmakta?"
Bu sorulara duygusallıktan uzak, nesnel
bir yanıt bulmak için özürlü ve engelli sözcüklerinin genel anlamları üzerinde
durarak konuyu irdelemek istiyorum.
Özür sözcüğü, bir şeyde veya bir insanda
bulunması olağan niteliklerden ve özelliklerden bir veya birkaçının eksikliği
anlamına gelen bir terimdir.
Kendisinde özür sayılacak bir eksiklik
olan kişiyi anlatmak için "özürlü" sözcüğünü kullanırız. Engelli
sözcüğüne gelince, ilkin bu sözcüğün türetildiği "engel" sözcüğü
üzerinde durmak uygun olacaktır. Gerçek anlamda engel, bir şeyi yapmayı, bir
şeyden yararlanmayı veya bir şeyin meydana gelmesini önleyen etkendir, diyebiliriz.
Bu tanımlamaya bakarak, körlüğü veya
sağırlığı ya da topallığı bir engel sayanlar; bundan dolayı "engelli"
sözcüğünün kullanılmasının doğru olduğunu ileri sürenler çıkacaktır.
Bu yorumu benimseyecek olursak, engellerle
çevrilmiş olmanın kaynağının kendimizde bulunduğunu kabul etmiş olmaz mıyız?
Unutmayalım ki, sakatlığımızı bize bir
engel gibi gösteren kaynak çevremizdir. Başka deyişle engeller dışımızdadır.
Üstelik bir sakatlığı, söz gelimi körlüğü, engelliliğin kaynağı olarak kabul
ettiğimiz zaman, ne olduğu aşağı yukarı belirli ve değişmeyen bir durumu
değişken bir durumla karıştırmış oluruz. O zaman karşılaştığımız engelleri
aşmaktan veya temelli kaldırmaktan nasıl söz edebiliriz? Özürlülük
tanımlanabilen , kapsamının ne olduğu belirli olan bir durumdur. Bireyden
bireye değişen anlamlar taşımaz.
Engellilik ise kapsamı ve derecesi kişiden
kişiye değişen bir durumu anlatır. Bundan dolayı anlamı, özürlülük gibi genel
değil, bireyseldir. Alnımıza engelli etiketini yapıştırırsak, değiştirmek için
çaba gösterdiğimiz bir durumu, değiştiremeyeceğimiz bir duruma dönüştürmüş
oluruz. Özürlü gruplarının çağdaş hedefi; engelleri azalta azalta her insan
kadar engelsiz bir yaşama kavuşmak değil midir?
Bireysel seçimlere kimse karışamaz. Özürlü
olmak yerine engelli olmayı tercih edenler tabi ki olabilir; ama binlerce
özürlü kardeşim gibi, ben de özürlü olmayı seçtim. Engelli olmayı reddediyorum;
çünkü körlükten kurtulmamın çaresi yoktur ama karşılaştığım engelleri aşmanın
çaresi olduğuna inanan ve bu yönde çaba göstererek normal yaşama kavuşmuş bir
insanım; çünkü engelli sözcüğü ile elimi kolumu bağlamak, umutlarımı söndürmek
istemiyorum; çünkü mutluluğumuzun, dışımızdaki engelleri aşmaya veya yok etmeye
bağlı olduğuna inanıyorum.’’ (G Yazgan, 2003).
No comments:
Post a Comment