Biber gazı bitsin, oksitosin gelsin
Oksitosin adlı
nöropeptid beyinde bir kimyasal iletici rolü oynar. Özellikle sevgi ve bağlılık ilişkisi kurulurken beyin dokusundaki oksitosin düzeyinde ciddi bir artış görülür. Anne ve babalar çocuklarının
yüzlerinin resimlerini gördüklerinde, seslerini dinlediklerinde oksitosin
düzeyleri tırmanışa geçer.
Oksitosinin (deneysel çalışmalarda)
burundan sprey olarak kullanılmasıyla, başkalarına güven, empati ve yakınlık hislerinde, cömertlikte ve başkalarına
tahammülde geçici artışlara yol açtığı gösterilmiştir.
Oksitosinin değişik psikolojik problemler için bir tedavi değeri olup olmayacağı henüz belirsiz; ancak bu etkilerden özellikle sosyal ilişkilenmeyi
etkileyen otizm gibi gelişimsel
bozukluklarda yararlanılabilir mi sorusu üzerine araştırmalar
sürmekte.
Bu bilgileri geçen hafta içinde beraberce bir seminer yaptığımız meslekdaşlarımla paylaştıktan
sonraki çay sohbetinde gezi parkı protestoları sırasındaki polis şiddeti hakkında konuşmaya başladık (şaşacak bir şey yok, asıl bu karmaşık ortamda
dikkatimizi verip semineri yapabilmemiz şaşırtıcıydı).
Şiddet nasıl önlenebilir derken, bir meslekdaşımdan dahiyane bir öneri geldi (ismini yazmak isterdim;
izin almayı unuttuğumu şimdi fark ettim:).
Polis barışçıl
göstericilere biber gazı sıkıyorsa, göstericiler de onlara oksitosin spreyleri
sıkabilir.
Böylece polislerde sevecen ve empatik davranışları doğuracak tipte bir beyin aktivitesi oluşur, göstericilere 'kıyamazlar'. Onların durumlarını ve görüşlerini daha iyi anlayıp, davranışlarını değiştirirler. Bu nörobiyolojik
'silah' barışın
kurulmasına katkıda bulunabilir.
Twitter’da bu yazıyı ilk kez ‘post’ ederken, son zamanlarda gerektiği üzere
şakadan anlamayan okurlara uyarı
koyma ihtiyacını hissettim. Sizin için geçerli olmasa da, tekrarlayayım.
Bu önerideki biçimde barışçı göstericilere uygulanan şiddeti önlemek için bir ‘sprey’ uygulaması ve bunun empati geliştirici
etkisinden yararlanarak toplumsal olaylarda şiddet uygulayan güvenlik
güçlerinin insan kardeşliği duygularını
güçlendirme ‘yöntemi’ bir bilim kurgu elbette. Hiç kimseye amacı iyi herhangi
bir sprey sıkılmasını ya da fiske vurulmasını kesinlikle istemiyorum. Bu
spreyin böyle bir etki göstermesini de beklemiyoruz. Ancak gösterse bile, bu şiddetin
ortadan kalkması için bir tedaviye gerek yok; çünkü ortada bir ruhsal hastalık yok.
Bireylerin ve sistemlerin davranışlarına yön veren bakış açılarını insana değer
verme üzerine kurmaları yeter.
(merak edenler için son dönemdeki yayınlardan bazılarının başlıkları ekte).
(merak edenler için son dönemdeki yayınlardan bazılarının başlıkları ekte).
No comments:
Post a Comment