Orhan Pamuk’un “the naive and the sentimental novelist” adı altında bir kitapta toplanmış olan Harvard Üniversitesi’nde verdiği dizi konferansları Türkçe’de de yayımlanıyor. Kitaba “saf ve düşünceli romancı” isminin verildiğini gördüm. Bu tercümeye itiraz edebilir miyim? Türkçe'de konan başlıktan sanki tek bir romancının iki özelliğinden bahsediliyormuş gibi bir anlam çıkıyor.
Oysa, Pamuk kitapta iki ayrı yazar tipinden söz ediyor; biri “naive” ya da saf, içinden geldiği gibi, ek bir işlem uygulanmaksızın yazan; diğeri ise, “sentimental”, (Almanca’daki sentimentalische karşılığı) hesap kitapla, düşüne taşına, tasarlayarak yazan.
Türkçeleştirilmiş başlığı seçen ya da yazan Pamuk’un kendisi ise, ne demek istediğini ya da hangi kelimeyi kastettiğini benden daha iyi bilir elbette :). Ama, söylemeden de edemiyorum, ne de olsa vesayetçi bir meslek olan doktorluğun getirdiği "ama doğrusu böyle" deme alışkanlığı ruhuma yer etmiş.
“Romancının Safı ile Düşüncelisi” gibi bir başlık kullanılsa, tek bir kişinin iki özelliği yerine, iki ayrı tip olduğu daha iyi anlatılmaz mı? Peki, bunu bana soran mı var? Bunu açıklayabilmek için ortaokul yıllarına geri dönmek lazım. Üstüme vazife olmayan konulara merakım yeni değil anlayacağınız. Buraya da bir gülümseme işareti koymak içimden geldi, ama bu kadar çok “sırıtma” kuşku uyandırıcı olacağı için vazgeçtim.
Pamuk’un Schiller’den esinlerek tanımladığı yazma tarzlarından ilham alarak kaleme aldığım psikiyatrik tanılar hakkındaki bir yorum yazısını (Journal of Child Psychology and Psychiatry için) linkte okuyabilirsiniz. Türkçesini de ilk fırsatta hazırlamak niyetindeyim.
http://www.yankiyazgan.com/admin/articlefiles/791-the+naive+and+the+sentimental+diagnostician.pdf
4 comments:
Çok haklısınız. Türkçe açısından başlık tamamen farklı anlama geliyor. Aslında İngilizcesi de tabii. Herhalde yazarın bir bildiği vardır diyorum bu durumda.
Birkaç yıldır kendisini takip ediyorum. ünvanı 'psikiyatrist doktor' olabilir. Ama çok yönlü bir düşünce insanı olarak tanımlanmalı Yankı Yazgan
Blog yazılarınızı okurken çok keyif alıyor , zaman zaman gülüyorum. Son derece naive , içten geldiği gibi , tebrik ederim. Üstüne vazife olmayanları üstlenen birileri olmasa hayat son derece sıkıcı olurdu. Ayrıca -vazife verilmez , alınır. diye düşünüyorum. İsimdeki ince nüansı yakalamanız ve argümanınız bana tamamen mantıklı sebeplere dayandırılmış gibi göründü :)Hoş benim de bu yorumu yapmak için kendimi vazifelendirmiş olmam da apayrı bir konu ya! :)
Yazılarımızı içimizden geldiği gibi yazıyoruz da kitaplaştırmak istediğimizde birazcık müdahele olmuyor mu? Birazcık ta olsa!
Post a Comment